Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Gazeteport/Thelira 01.07.2013 Tarihli "Halka açık ya da halka açılmak üzere kurulan şirketlere tanınan önemli ayrıcalık!" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı

  • 1 Temmuz 2013

 

Ekrem öncü

 

Ekrem Öncü

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Halka açık ya da halka açılmak üzere kurulan şirketlere tanınan önemli ayrıcalık!


Değerli okurlarımız, daha önceki yazılarımızda 'Sermayeye eklenmesi gereken fonlar varken nakdi sermaye artışı yapılabilir mi? (08.10.2012)', 'İç kaynaklardan sermaye artırımı nasıl yapılacaktır? (10.10.2012)' ve 'Geçmiş dönem karlarının tamamı sermayeye ilave edilebilir mi?(08.05.2013)' başlıklı yazıları kaleme almıştım. İlk iki yazımızın tarihinden sonra 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) 30 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
 

6102 sayılı TTK'nın 462/3 maddesinde, 'sermaye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonlar varken, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermayenin artırılamayacağı' düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durum özellikle halka açık şirketler bakımından çok önemli düzenleme idi.
 

çünkü, halka açık şirketler sermayeye ekleyebilecekleri fonlar bulunmakta iken tekrardan nakdi sermaye artışına giderek özellikle küçük çaplı ortaklarını zor durumda bırakabilmekte idiler. Bunun en önemli örneği belki de Galatasaray Sportif AŞ'dir. 2 milyon 788 bin TL ödenmiş sermayesini yüzde 9 bin 900 artırarak 278 milyon 808 bin TL'ye çıkarmak istemiştir. Ancak, halka açık şirketlerde bu türden çok sayıda şirket bulunmaktadır.
 

Yeni TTK ile sermayenin artırılmak istenmesi halinde öncelikle sermayeye ilave edilebilecek fonlar varsa bunların kullanılması zorunlu hale getirilmişti. Bu zorunluluk halka açık olmayan anonim şirketler bakımından halen geçerlidir. Ancak, halka açık ve halka açılmak üzere Kurula başvuran şirketler bakımından bu zorunluluk 6362 sayılı SPK'nun 12/6'ncı maddesi ile kaldırılmıştır. Yani bunun anlamı, halka açık ve halka açılmak üzere Kurula başvuran şirketlerin sermayelerine ilave edebilecekleri fonlar bulunsa bile, nakdi sermaye artışı yapmalarında yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu halka açık şirketlere tanınmış önemli bir ayrıcalıktır.
 

Kanaatimce halka açık şirketlerde bu duruma izin veriliyor ise, halka kapalı şirketlerde de buna izin verilmelidir. Ya da halka kapalı şirketlere izin verilmiyor ise, halka açık olanlara da izin verilmemeli idi. Bu halka açık şirketler için çok önemli bir ayrıcalık doğurmuştur. Halbu ki, Yeni TTK'nın 462/3 düzenlemesi özellikle halka açık şirketlerin küçük çaplı ortakları için önemli bir avantaj doğurabilecekti ve bu yönde de beklentiler bulunmakta idi.
 
HALKA AçIK ŞİRKETLERDE SERMAYE ARTIRIMINDA
YMM YA DA SMM RAPORU GEREKECEK MİDİR?

TTK'nın 462/2 düzenlemesi uyarınca, sermayenin artırılan kısmının, iç kaynaklardan karşılanan tutarının şirket bünyesinde gerçekten varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması şarttır.
 

Bu düzenleme yapılacak sermaye artırımında uygulanacak işlemin güvenliğini sağlamaya yönelik bir düzenlemedir. 6102 sayılı Yeni TTK'nın 462/2 hükmü, 6335 sayılı Kanunla değişmeden önce iç kaynaklardan sermaye artırımının gerçekleşebilmesi için, işlemin işlem denetçisinin vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanacağı şeklinde idi. Yeni TTK'nın 458'inci maddesi ile de işlem denetçisi tarafından sermaye artırımı raporu hazırlanacağı düzenlenmiş idi ancak bu düzenleme 6335 sayılı Kanunun 43/12'nci maddesi ile kaldırılmıştı. Ancak, aşağıda bahsedeceğimiz genelgeler ile sermaye artırımlarında duruma göre YMM veya SMMM raporu gerekeceği düzenlenmiştir.
 

Konuyu yukarıda adı geçen yazılarımızda değerlendirmiş ve binlerce şirketin sermaye artırımlarının Gümrük ve Sanayi Bakanlığı denetim elemanlarınca denetlenmesinin mümkün olmadığını belirtmiştik.Konuya ilişkin olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü iki adet genelge (Sayı: B.21.0.İTG.0.03.00.00.431.04, Sayı: 67300147.431.04/548) yayımladı ve sermaye artırımlarında nasıl hareket edileceğini ticaret sicil müdürlüklerine bildirdi.
 
 

6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 12'nci maddesinin 6'ncı fıkrası uyarınca halka açık veya halka açılmak üzere Sermaye Piyasası Kuruluna başvuran anonim şirketler, bilançolarında sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların olup olmadığına bakılmaksızın sermaye taahhüdü yoluyla sermayelerini artırmaları mümkün bulunmaktadır. Hemen belirtelim ki, 6362 sayılı Kanunun 12'nci maddesi istisnası TTK'nın 462'nci maddesinin 3'üncü fıkrasını kapsamakta olup, 462'nci maddenin 1 ve 2'nci fıkraları halka açık şirketler için de geçerlidir.
 

Şimdi söz konusu genelgelerde belirtilen hususlar da dikkate alındığında hangi durumlarda YMM veya SMMM raporu gerekeceği aşağıda ele alınacaktır.
 

Sermayenin sadece taahhüdü yoluyla artırılmasında,
 

Ticaret sicil müdürlüklerince, şirket sermayesinin öz varlık içinde korunduğunu şirketin özvarlığı da tespit edilmek suretiyle şirket sermayesinin karşılıksız kalıp kalmadığına ve sermayenin hangi oranda korunduğuna ilişkin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporunun aranması gerekmektedir.
 

Sermaye artırımının sadece iç kaynaklardan yapılması durumunda,
 

Artırımın tescil edilebilmesi için, şirketin özvarlığı da tespit edilmek suretiyle şirket sermayesinin karşılıksız kalıp kalmadığına, sermayenin hangi oranda korunduğuna ve iç kaynaklardan artırılan tutarın şirket bünyesinde gerçekten var olduğuna ilişkin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporunun ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir. öte yandan, şirket sermayesinin öz varlık içerisinde korunduğunu, iç kaynaklardan karşılanan tutarın şirket bünyesinde gerçekten var olduğunu doğrulayan yönetim kurulunun açık ve yazılı beyanı ile genel kurul tarafından onaylanmış yıllık bilançonun, bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olması halinde ise yönetim kurulu tarafından onaylanmış ara bilançonun ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi durumunda ise, söz konusu raporlar aranmadan işlem yapılması gerekmektedir.

Sermayenin iç kaynaklardan ve eş zamanlı olarak sermaye taahhüdü ile birlikte artırılması durumunda,
 

Halka açık şirketlerde 6362 sayılı SPK uyarınca, iç kaynaklardan artırılacak fon tutarından daha fazla miktarda sermaye taahhüdü yoluyla sermayenin artırılması mümkün bulunmaktadır. Artırımın tescil edilebilmesi için, şirketin özvarlığı da tespit edilmek suretiyle şirket sermayesinin karşılıksız kalıp kalmadığına, sermayenin hangi oranda korunduğuna ve iç kaynaklardan artırılan tutarın şirket bünyesinde gerçekten var olduğuna ilişkin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporunun ticaret sicili müdürlüğüne verilmesi gerekmektedir.
 

Sonuç olarak halka açık ve halka açılmak üzere Kurula başvuran şirketlerde sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonlar varken, bu fonların sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüdü yoluyla sermaye artırımı yapması mümkün hale gelmişken, bu imkan halka kapalı şirketler için mümkün değildir. Diğer yandan halka açık şirketlere tanınan istisna TTK'nın 462/3 fıkrası düzenlemesidir. Bu istisna 462/1,2 fıkraları kapsamamaktadır. önümüzdeki yazımızda ise konu halka açık olmayan şirketler bakımından ele alınacaktır.

ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERİN SöZLEŞMELERİNİN TüRK TİCARET KANUNUNA UYUMLU HALE GETİRİLME SüRESİ UZATILMIŞTIR!
 

6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 22'nci maddesi gereğince anonim şirketlerin esas sözleşmelerini ve limited şirketlerin şirket sözleşmelerini, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa uyumlu hale getirmeleri için öngörülen süre 29.06.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Tebliğle 1/7/2014 tarihine kadar uzatılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazıyı paylaş: