Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Gazeteport/Thelira 25.06.2012 Tarihli "Anonim ve limited şirketler şahıs işletmesine dönmeli mi?" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı

  • 25 Haziran 2012

Ekrem öncü
Ekrem Öncü
 
 
 

Anonim ve limited şirketler şahıs işletmesine dönmeli mi?

Değerli okurlarımız daha önceki yazılarımızda limited şirket olarak devam etmek mi şahıs işletmesine dönmek mi diye sormuş ve Yeni TTK'nın denetim boyutuyla soruyu cevaplamıştık. Ancak, Taslak ile getirilmesi öngörülen denetim ciddi şekilde değişikliğe uğramakta ve yukarıdaki soruya verilecek cevap da değişmektedir. Bu nedenle konu hakkında ikinci yazma gereği doğmuştur.

 

6102 sayılı Yeni TTK'nın yürürlüğe girmesi ile çok sayıda küçük çaplı şirket ortakları şahıs işletmelerine dönmeyi düşünmeye başlamışlardı. Yeni TTK ile şirketlere ilişkin yapılan düzenlemelerin, gayri faal olan şirketlerin tasfiye edilmesi ya da şahıs işletmelerine dönülmesi sonucunu doğurabileceğini belirtmiştik. Faal olan firmalardan da, Yeni TTK ile getirilen düzenlemelerden uzak kalmak isteyenlerin, şahıs işletmelerine dönmek isteyebileceklerini vurgulamıştık. Nitekim Taslağın geçici 7'nci maddesi ile, anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmelerinin, ilgili Kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı belirtilmektedir. Hemen belirtelim ki bu madde ile aktif olmayan, münfesih şirketlerin tasfiyesi kolaylaştırılmak istenmektedir.

 

Aktif olarak faaliyette bulunan, özellikle hacmi düşük olan anonim ve limited şirketler Yeni TTK ile getirilen denetimlerden ve yükümlülüklerden kurtulmak için şahıs işletmesine dönmeyi düşünmeli midir?

 

Şirketlerin şahıs işletmelerine dönmek istemelerinin nedenleri arasında, Yeni TTK ile birçok yeni düzenleme getirilmiş olması ile birlikte, belki de en önemli nedeni Yeni TTK ile küçük çaplı anonim ve limited şirketlere de denetim yaptırma yükümlülüğünün getirilmiş olmasıydı.

 

Yeni TTK ile şirketlerin denetimine ilişkin getirilen düzenlemeleri daha önceki yazılarımızda ele almıştık. Şimdi de Taslakla getirilecek denetime ilişkin düzenlemeler ile birlikte denetimi ele alacağız.

 

Yeni TTK ile tüm limited şirketler, anonim şirketlerde olduğu gibi denetime tabi olacaktı. Kanun, ciro, aktif büyüklük gibi kriterleri dikkate almadan tüm şirketleri bağımsız denetime tabi tutmuştu. Daha önceki yazımızda, yapılacak olan değişikliklerde bazı kriterler (ciro, aktif büyüklük, sektörel ayrım gibi) dikkate alınarak bu kriterlerin altında kalan firmalar için bağımsız denetim, işlem denetimi ve özel denetim yapılmayacağına yönelik düzenleme olabileceğini vurgulamıştık. Nitekim, Yeni TTK 397'nci madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kaynak alınan Alman Ticaret Kanununun 316'ncı maddesine göre küçük anonim şirketler denetimden istisna edilmiştir.

 

Denetim bakımından Yeni TTK ile şirketlere getirilen yükümlülükler aşağıdaki gibi idi.

 

Bağımsız denetim bakımından, Yeni TTK'nın 397 ve geçici 6'ncı maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin tamamı bağımsız denetime tabi olacaktı. Ancak bu düzenleme Taslakla değiştirilmektedir. Yeni TTK'nın 397'nci maddesine 4'üncü fıkra eklenerek denetime tabi olacak şirketlerin Bakanlar Kurulunca belirleneceği belirtilmektedir. Kanaatimizce yukarıda belirttiğimiz üzere, Bakanlar Kurulunca bu belirleme yapılırken ciro, aktif büyüklük, sektörel ayrım gibi kıstaslara göre kriterler oluşturulacaktır.

 

Ancak basında yer aldığı gibi 50 milyon TL ciro belirlenmesi durumunda şirketlerin çok az bir bölümünün (şirketlerin yüzde birlik bölümü olduğu ifade ediliyor) bağımsız denetime tabi olması sonucunu doğurur ki, bu durum Yeni TTK'nın ruhuna tamamen karşıdır ve denetim bakımından Yeni TTK düzenlemeleri anlamını yitirecektir. Hali hazırda 50 milyon TL üzerinde cirosu olan firmalardan Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) mevzuatı uyarınca bağımsız denetim yaptıran firmaları da dışarıda bıraktığımızda yüzde birlik oran çok daha düşük olacaktır. Kaldı ki, 50 milyonluk ciroya ulaşan firmaların birçoğu SPK'ya tabi olmasa bile bağımsız denetim yaptırmayı tercih edebiliyorlar. Bu durumda Yeni TTK'nın denetime ilişkin düzenlemeleri hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Vurgulanmalıdır ki, Bakanlar Kurulunun kıstası ciro olacak ise, bu ciro tutarı Yeni TTK'daki denetime ilişkin düzenlemelerin anlam ifade edebilmesi için çok daha düşük olmalıdır. Küçük çaplı şirketlerin denetim dışında bırakılması bir gerekliliktir, ancak denetim bir sistem olacaksa belirlemenin ona göre yapılması yerinde olur. Kanaatimizce bu ciro tutarı 5-10 milyon TL arasında olursa hem küçük çaplı firmalar denetime tabi olmamış olur, hem de denetim bir sistem olarak uygulamada yer bulur.

 

Yeni TTK'da yer verilen ve 1.7.2012'de uygulamaya başlanacak olan işlem denetimi Taslakla daha yürürlüğe girmeden kaldırılmış olacaktır.

 

özel denetim devam etmektedir. Yeni TTK'nın 438-444 maddeleri pay sahibinin ve azınlığın özel denetçi tayinini Eski TTK'ya göre (md. 348) daha etkin bir şekilde düzenlemiştir. Yeni TTK md. 438'e göre, tek bir paya sahip olsa bile her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilecektir.

 

Aktif olarak faaliyette bulunan özellikle hacmi düşük olan anonim ve limited şirketler Yeni TTK ile getirilen şirketten borçlanma yasağı nedeni ile şahıs işletmesine dönmeyi düşünmeli midir?

 

17.06.2012 tarihli yazımızda ele aldığımız üzere, ortakların şirketten borçlanması yasağı da belirli şartlarla kaldırılmaktadır. Şirketten ortakların borçlanma yasağını düzenleyen 358'inci maddenin birinci fıkrası, 'pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz' şeklinde değiştirilmektedir. Bu durumda, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ödeyen ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte karı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olan şirketlerde ortaklar şirketten borçlanabileceklerdir.

 

Sonuç olarak denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir ve muhtemeldir ki küçük çaplı şirketler bağımsız denetim kapsamı dışına çıkartılacaklardır. İşlem denetimi de Yeni TTK'dan çıkartılmıştır. özel denetim aslında Eski TTK'da da olan düzenlemenin biraz daha genişletilmiş halidir. Bu durumda, Taslakla Yeni TTK'nın denetime ilişkin düzenlemeleri çok büyük ölçüde değiştirilmekte ve küçük çaplı şirketlerin denetimden kurtulmak için şahıs işletmesine dönmeyi düşünmelerinin anlamı kalmamaktadır, ancak Bakanlar Kurulu Kararını da görmek gerekir. Şirketten borçlanma yasağı da kaldırılacağı için şahıs işletmesine bu nedenle dönmeyi düşünenlerin de, şahıs işletmelerine dönmelerinin anlamı kalmayacaktır.

 

Bu yazıyı paylaş: