Şirketlerine araç alacaklar dikkat!
- 31 Ekim 2019
Yeni vergi düzenlemelerini içeren tasarı dün TBMM genel kuruluna sunuldu. Bu tasarıda oldukça önemli düzenlemeler bulunmakta olup son yazımda vergi davalarına ilişkin düzenlemeyi ele almıştım. Bugün ele alacağım konu binek otomobillerin giderlerine yönelik olarak getirilen kısıtlama olacaktır.
Konu binek otomobiller olunca, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yaşadığım bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim. Takside yolculuk esnasında, Türkiye’de araba fiyatlarının yüksek olduğunu konuşuyor iken taksici arkadaş “Türkiye neden araba üretsin ki, Almanya üretiyor arabayı 200.000 TL’ye satıyor Türkiye bu arabayı 400.000 TL’ye satıyor ve Almanya kadar para kazanıyor. Üstelik Almanya bu arabayı üretmek için bir de maliyete katlanıyor. 200.000 TL’ye sattığı arabadan en fazla 50.000 TL kar ediyordur biz ise 200.000 TL kazanıyoruz” şeklinde bir görüş dile getirdi. Değişik bir bakış açısı ama kazın ayağı öyle değil aslında. Almanya 200.000 TL satışta 50.000 TL kazansa bile katma değer yaratıyor, ihracatı artıyor, istihdamı artıyor, ekonomi büyüyor. Ancak, bizde de tüketime bağlı bir artış oluyor ama bir cebimizden alıp öbür cebimize koymuş oluyoruz. Sonuçta vatandaşlarımızdan yüksek vergi alıyoruz. Üretim önemlidir. Bir ekonomi ancak ve ancak üretimle gelişebilir. Vergi toplamak güzel ama üretimin olmadığı yerde vergi toplayacak kaynak da bulamayabilirsiniz.
Tasarı ile binek otomobillerine yönelik getirilecek düzenlemeye dönecek olur isek, tasarının 14 ve 15’inci maddeleri ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 68’inci maddelerinde değişiklik yapılarak binek otomobillerinin giderlerine yönelik kısıtlamalar yapılmaktadır.
Mevcut uygulamaya göre dört kısıt getirilmektedir.
1. KISIT
Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, kiralama yoluyla edinilen binek otomobillerinin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5.500 TL’ye kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilecektir. Halbuki, mevcut uygulamada böyle bir sınır bulunmamaktadır.
2. KISIT
Binek otomobillerinin iktisabına ilişkin özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi toplamının en fazla 115.000 TL’ye kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilecektir. Mevcut durumda böyle bir sınır bulunmamaktadır. ÖTV ve KDV toplamı tutara bağlı olmaksızın doğrudan gider yazılabilmektedir.
3. KISIT
Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla % 70’i indirilebilecektir. Mevcut uygulamada böyle bir sınır bulunmamaktadır. Buradaki düşünce, şirket arabaları şirket sahiplerinin işleri ile ilgili olmayan özel işlerinde de kullanılıyor olabilir, o halde bir kısıt koyalım şeklinde tezahür etmiş olabilir.
4. KISIT
Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç ilk iktisap bedeli 135.000 TL’yi, söz konusu vergilerin maliyet bedeline eklendiği veya binek otomobilin ikinci el olarak iktisap edildiği hallerde, amortismana tabi tutarı 250.000 TL’yi aşan binek otomobillerinin her birine ilişkin ayrılan amortismanın en fazla bu tutarlara isabet eden kısmı, gider yazılabilir.
Bu kısıt ile de, sıfır araç alımlarında 115.000 TL ÖTV artı KDV doğrudan gider yazılıyor ise 135.000 TL özerinden amortisman ayrılabilir. ÖTV artı KDV de maliyete eklenecek olur ise 250.000 TL üzerinden amortisman ayrılabilecektir. İkinci el araç alımlarında ise 250.000 TL’ye kadar olan tutar üzerinden amortisman ayrılabilecektir. 500.000 TL’ye de araç alınsa yalnızca amortismana tabi tutulabilecek tutar 250.000 TL olacaktır.
Kanaatimce 250.000 TL düşük bir tutar olmuştur. 250.000 TL’ye orta ve üst segment araba almak imkansızdır. Bu uygulama üst segment araç satışlarını düşürebilir ancak bu kez da devletin ÖTV ve KDV rakamları düşebilir. Nitekim değeri yüksek araçlardan daha yüksek ÖTV ve dolayısı ile KDV alınmaktadır.
2019 yılında araç alanlar bu düzenlemeden etkilenecek midir?
Taslağın yürürlük maddesine göre, bu uygulama 1/1/2020 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemi gelir ve kazançlarına uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir. Yani kanun maddesi kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek ancak 1.1.2020 den itibaren başlayan dönemlerde bu kısıtlar uygulanacaktır. Dolayısı ile 2019 yılı sonuna kadar hangi araç alınırsa alınsın kısıtlamaya tabi olmayacaktır.
Ancak, amortisman ayrılırken tasarıda yer alan “bu hükmün uygulanmasında binek otomobilin iktisap edildiği tarihte yürürlükte olan tutar dikkate alınır” denilerek kanunun çıktığı tarihten sonraki alımlarda amortisman kısıtı uygulanacaktır denilmek istenmektedir. Tasarı, örneğin 10.11.2019 tarihinde yasalaşırsa ve 31.12.2019 tarihine kadar bu iki tarih arasında araç alınır ise gider boyutu ile kısıt olmayacak, amortisman ayırma boyutu ile ise kısıt 1.1.2020 tarihinden itibaren başlayacaktır. Konu tartışmaya açık olmakla birlikte idare tarafından tartışmasız bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Kanunun yürürlüğe girmeden alınacak araçlar için ise herhangi bir kısıtlama olmayacaktır. O nedenle 250.000 TL üzerinde bir rakama araç alacak olanlar kanun çıkmadan alacak olurlar ise en azından amortisman boyutu ile de sınırlamaya takılmayacaklardır.