Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Dr. Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Gazeteport/Thelira 04.12.2013 Tarihli "Ceza mahkemesinde bilmeden kullanıldı denilen belgeler için uzlaşma hakkı tanınmalıdır!" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı

  • 4 Aralık 2013

Ekrem öncü    
Ekrem Öncü
 
 
 
 

Ceza mahkemesinde bilmeden kullanıldı denilen belgeler için uzlaşma hakkı tanınmalıdır!


Bilindiği üzere VUK 359 kapsamında değerlendirilen iki türlü belge bulunmaktadır. VUK 359'a göre belgeler, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı (SMİY) belge  olabilir. Sahte belge kullanan mükellefler hakkında üç kat vergi ziyaı cezası kesilmektedir ve uzlaşma kapsamına girilmemektedir. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanılması halinde ise denetim elemanı muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeyi kullananların bu belgeleri bilerek, kasıtlı olarak kullandığına kanaat getirir ise uzlaşma kapsamına girilmemekte ve üç kat vergi ziyaı cezası kesilmektedir. Bu belgelerin bilmeyerek kullanıldığına kanaat getirilmesi halinde ise uzlaşma kapsamına girilmekte ve bir kat vergi ziyaı cezası kesilmektedir.
 

Sahte belgenin tanımında sıkıntı bulunmamaktadır. VUK 359'a göre, sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir.
 

Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge ise VUK 359'a göre, gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belgedir. 84 numaralı KDV Genel Tebliğine göre ise muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge;
 

- mal veya hizmetin miktar veya değerini gerçeğinden az veya çok gösteren,
 

- alıcı veya satıcısı, tarihi, seri numarası tahrif edilmiş,
 

- mal tesliminin veya hizmet ifasının gerçek olduğu ancak belge düzenleme yetkisi bulunmayanlar tarafından düzenlenen veya adına belge düzenlenmesi gereken kişi yerine başkası adına düzenlenmiş belgeler (bu belge kullanıcı açısından muhteviyatı itibariyle yanıltıcı, düzenleyen açısından sahte belge olarak kabul edilecektir.) muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelerdir şeklinde tanımlanmıştır. 
 

84 numaralı KDV Genel Tebliğine göre mal bir yerden alınmış ve fatura başka yerden alınmış ise bu fatura muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura olarak kabul edilmektedir.
 

Uygulamada inceleme elemanlarının mal veya hizmetin alındığını kabul ettikleri ve Katma Değer Vergilerini reddettikleri durumlarda, bu işlemi ceza boyutuyla sahte fatura gibi değerlendirerek 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istedikleri de olabilmektedir (VUK 359/b). Halbuki, maliyetlerin kabul edildiği durumlarda malın bir yerden faturanın başka yerden geldiği varsayılmaktadır ve bu 84 numaralı KDV Genel Tebliğine göre muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir. Cezası ise 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıdır (VUK 359/a-2).
 

Malın bir yerden faturanın başka bir yerden geldiği kabul edilen durumlarda muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeden bahsedilmektedir ve 306 numaralı VUK Genel Tebliğine göre bilerek kullanılmadığına kanaat getirildiğinde ise suç duyurusunda bulunulmamaktadır ve uzlaşma imkanı tanınmaktadır. Vergi ziyaı cezası da 3 kat değil 1 kat olarak kesilmektedir.
 

Ancak, 306 numaralı tebliğ uyarınca malın bir yerden faturanın başka yerden geldiği varsayıldığında (84 numaralı KDV Genel Tebliğine göre muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge) ve bilerek kullanıldığı iddia edildiğinde mükelleflere uzlaşma hakkı tanınmamakta ve suç duyurusunda bulunulmaktadır. 
 

Kritik süreç ise bundan sonra başlamaktadır. Malın bir yerden faturanın başka yerden alındığını varsayan Vergi Müfettişleri muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin bilerek kullanıldığını kabul ettiğinde, mükellefin elinden uzlaşma imkanı alınmakta ve 3 kat vergi ziyaı cezası kesilmektedir. örneğin, asliye ceza mahkemelerinde mükelleflerin faturaları bilerek kullanmadığı yönünde karar çıkması halinde (mükellefin beraat etmesi durumunda) mükelleflere kesilen 3 kat vergi ziyaı cezası yasal olarak ortadan kalkmalıdır. çünkü, mahkeme kasıt yok diyorsa yapılması gereken 3 kat değil 1 kat vergi ziyaı cezası kesilmesidir.
 

SMİY fatura kullanıldığı tespitiyle yapılan vergi ziyaı cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalarda, kasıt unsurunun da değerlendirildiği Danıştay 9. Dairesi'nin 27.01.2010 tarih ve E.2009/1991, K.2010/267 sayılı Kararı ile 27.01.2010 tarih ve E.2009/2070, K.2010/269 sayılı Kararında aşağıdaki açıklamaya yer verilmiştir;
 

'Davacı tarafından katma değer vergisi indiriminde kullanılan ancak muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu saptanan fatura bedellerinin büyük bir kısmı karşılığında davacı tarafından çek düzenlenmesi ve bu durumun da inceleme elemanına belirtilmesi nedeniyle davacı ihtilaflı faturalar karşılığında gerçekten mal aldığı, ancak muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu saptanan bu faturaların bilmeden kullanıldığı sonuç ve kanaatine varıldığından, cezanın bir kata indirilmesi gerekirken, üç kat olarak onanmasında isabet görülmemiştir.'
 

Danıştay kararları da bilerek kullanmanın olmadığı durumlarda 3 kat değil 1 kat ceza kesilmesi gerektiğini söylemektedir.
 

Asliye ceza mahkemesinde bilerek kullanılmadığına karar verilirse ve bu arada da vergi mahkemesinde örneğin 3 kat ceza onanırsa ne olacaktır?
 

Mükellef davayı Danıştayda tamamen kazanacak olursa problem ortadan kalkacaktır. Ancak, asliye cezadan davanın kazanıldığı durumlarda asliye ceza mahkemesinin bilerek kullanılmadığına yönelik kararını Danıştayda öne çıkarmak gerekecektir. Böyle bir durumda da en kötü ihtimalle ceza 3 kat olarak değil 1 kat olarak onanacaktır.
 

önemle vurgulanmalıdır ki, mükellefin Müfettiş tarafından SMİY belgeyi bilerek kullandı dediği, asliye ceza mahkemesinin kasıt yok diye karar verdiği durumlarda Danıştay cezayı 1 kata düşürmüş olsa bile mükellefin elinden uzlaşma hakkı alınmış olmaktadır.
 

Normal koşullarda inceleme elemanları SMİY belgelerin bilmeyerek kullanıldığına kanaat getirir ise mükellefler uzlaşabilecek ve ceza mahkemesi ile de muhatap olmayacaklardır. İnceleme elemanlarının SMİY belgelerin bilerek kullanıldığına kanaat getirmesi halinde ise mahkemenin de belgelerin bilmeden kullanıldığına karar vermesi durumunda mükellef fazladan hem 3 kat vergi ziyaı cezası ile muhatap olmakta hem de uzlaşma hakkından mahrum kalmaktadır.
 

Bu durumda, mahkeme kararında bilmeden kullanıldı denilmesine rağmen mükellefin uzlaşma hakkı elinden alınmış olmaktadır. Bilindiği gibi, uzlaşmalarda vergi aslına dokunulmayacak olunsa bile cezalar büyük oranda silinmektedir.
 

Kanaatimce asliye ceza mahkemelerinde SMİY belgeleri mükelleflerin bilmeden kullandığına yönelik karar çıkması durumunda elinden alınmış olan uzlaşma hakkı mükelleflere sağlanmalıdır. Asliye ceza mahkemesinden lehe karar çıkması durumunda (bilmeden kullanıldı denilmesi halinde), vergi ve ceza boyutu ister vergi mahkemesinde olsun isterse Danıştay'da olsun mükelleflere uzlaşma imkanı tanınmalıdır. Mükellefle idarenin uzlaşması halinde ise, dava ister vergi mahkemesi aşamasında isterse de Danıştay aşamasında olsun son bulmalıdır.
 

Böylelikle uzlaşma hakkını kullanmak isteyen mükellefler bu haklarından mahrum bırakılmamış olacaklardır. Ancak böyle bir durumda uzlaşma hakkını vermek halihazırdaki mevzuata göre mümkün değildir. Anayasanın vergilemede adalet ve eşitlik ilkesine göre yazımızda ele aldığımız durumda olan mükellefler uzlaşma hakkından mahrum bırakılmamalıdır. Konu bu yönüyle yargıya dahi taşınabilir. Ancak yapılacak bir düzenleme hem hakkın teslimi anlamına gelecek hem de yargıyı meşgul etmeyecektir.

 

 
 

Bu yazıyı paylaş: