Gazeteport/Thelira 27.05.2013 Tarihli "Bağımsız denetime tabi olmada ve bağımsız denetimden çıkmada yıllık satış hasılatı nasıl hesaplanacaktır?" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı
- 27 Mayıs 2013
Ekrem öncü
Bağımsız denetime tabi olmada ve bağımsız denetimden çıkmada yıllık satış hasılatı nasıl hesaplanacaktır?
Bağımsız denetime tabi olma kriterlerinden bir tanesi de 'yıllık net satış hasılatı'dır. Yıllık net satış hasılatının nasıl hesaplanabileceği yeterince açık değildir. Bu yazıda yıllık net satış hasılatının nasıl hesaplanması gerektiği konusu tartışılacaktır.
BAĞIMSIZ DENETİME TABİ OLMADA SATIŞ HASILATI
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri Ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelikte 'net satış hasılatı'nın tanımı yapılmıştır. Yönetmelikteki tanıma göre, 'net satış hasılatı, bir işletmenin brüt satışlarından satış iskontoları ve iadeleri ile diğer indirimlerin düşülmesi sonucu bulunan tutarı' ifade etmektedir. Aslında bu tanım gelir tablosu kalemlerinden farklı olmayıp, gelir tablosuna paraleldir.
Burada akıllara gelen soru yıllık net satış hasılatı hesaplanırken, yalnızca yukarıdaki tanımda yer aldığı gibi brüt satış hasılatından satış iskontoları ve iadeleri ile diğer indirimlerden sonra kalan tutar mı esas alınacaktır, yoksa işletmelerin satış hasılatı dışında diğer gelirleri bulunması halinde (örneğin gelir tablosunda yer alan diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karlar ile olağandışı gelir ve karlar), bu gelirler yıllık net satış hasılatının hesabında dikkate alınacak mıdır?
Bu oldukça önemli bir sorudur. Nitekim, bazı firmaların net satış hasılatı dışındaki diğer gelirleri net satış hasılatından bile daha yüksek olabilmektedir. Gelir tablosundaki diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karlar kalemleri içerisinde; iştiraklerden temettü gelirleri, bağlı ortaklıklardan temettü gelirleri, faiz gelirleri, komisyon gelirleri, konusu kalmayan karşılıklar, menkul kıymet satış karları, kambiyo karları, reeskont faiz gelirleri, diğer olağan gelir ve karlar bulunmaktadır. Ayrıca diğer olağandışı gelir ve karlar kalemi de bulunmaktadır.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz Yönetmelikte yer alan tanıma göre, gelir tablosunda yer alan diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karlar kalemleri yıllık net satış hasılatının hesabında dikkate alınmayacaktır. Bağımsız denetime giriş için 3 şarttan yıllık net satış hasılatı dışında kalan iki şart çalışan sayısı ve aktif büyüklüktür. Bağımsız denetime tabi olmak için, yıllık net satış hasılatı 200 milyon ve üstü Türk Lirası, aktif büyüklüğün 150 milyon ve üstü Türk Lirası ve çalışan sayısının 500 ve üzerinde olması ve bu şartlardan en az ikisinin iki yıl üst üste aşılmış olması gereklidir.
örneğin, şirketin yıllık çalışan sayısı 600, aktif toplamı 100 milyon TL, net satış hasılatı 150 milyon TL, diğer gelirleri de 60 milyon TL ise, diğer gelirler satış hasılatına dahil edilmez ise bağımsız denetime tabi olunmayacak, dahil edilir ise bağımsız denetime tabi olunacaktır.
Ancak, diğer yandan kurumlar vergisi mükelleflerinin tüm gelirleri de ticari kazanç niteliğinde olup, kurum geliridir. Böyle bir değerlendirme ile ise yıllık net satış hasılatı hesaplanırken tüm gelirlerin dikkate alınması gerektiği iddia edilebilir.
Diğer yandan, burada önemle vurgulanması gereken bir husus ise, bağımsız denetime tabi olmayan firmaların bağımsız denetime tabi olup olmayacakları değerlendirilirken vergi kanunlarına göre oluşturulan finansal tablolara bakılırken, bağımsız denetime tabi olan firmaların bağımsız denetim dışı kalıp kalmayacaklarına bakarken Yeni TTK ve Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) uyarınca oluşturulan finansal tabloların dikkate alınacak olunmasıdır.
Bizim yukarıda ele aldığımız konu bağımsız denetime tabi olmayan firmaların bağımsız denetime tabi olup olmadıklarının tespitinde vergi kanunlarına göre oluşturulan gelir tablosu kalemlerinin durumudur.
BAĞIMSIZ DENETİMDEN çIKMADA SATIŞ HASILATI
Bağımsız denetime tabi olan firmalar ise TTK ve TMS uyarınca hesaplanan yıllık net satış hasılatına bakacaklardır. 18 Nolu Standart Hasılat Standartıdır. Hasılat Standartı Tebliği uyarınca hasılat, 'ortakların sermayeye katkıları dışında, özkaynakta artışla sonuçlanan ve işletmenin dönem içindeki olağan faaliyetlerinden elde edilen brüt ekonomik fayda tutarıdır.'
Yine söz konusu Tebliğde kapsam belirlenirken de;bu standartın aşağıdaki işlem ve olaylardan kaynaklanan hasılatın muhasebeleştirilmesinde uygulanacağı düzenlenmiştir.
(a) mal satışları;
(b) hizmet sunumları; ve
(c) işletme varlıklarının başkaları tarafından kullanılmasından sağlanan faiz, isim hakkı ve temettüler.
Mallar, satış amacıyla işletme tarafından üretilen mamulleri ve bir perakendeci tarafından satın alınan emtia gibi işletme tarafından tekrar satmak üzere satın alınan ticari malları veya satış amaçlı elde tutulan arsa ve diğer gayrimenkulleri içerir.
Hizmet sunumu; üzerinde anlaşmaya varılmış sözleşmeye bağlı bir işin taraflarca belirlenmiş sürede işletme tarafından yapılmasını içerir. Hizmetler bir veya birden çok dönem içinde sunulabilir. Hizmetlerin sunumuyla ilgili, proje yöneticileri ve mimarların sunduğu hizmetler gibi, bazı sözleşmeler doğrudan inşaat sözleşmeleri ile ilgilidir. Bu sözleşmelere bağlı olarak ortaya çıkan hasılat bu standart kapsamında olmayıp, "TMS 11 İnşaat Sözleşmeleri" Standardında belirlenmiş olan inşaat sözleşmelerine yönelik hükümler kapsamında ele alınır.
İşletme varlıklarının başkaları tarafından kullanılması aşağıda belirtilen gelir türlerini ortaya çıkarır:
(a) faiz – nakit veya nakit benzerlerinin kullandırılmasından ya da işletmeye borçlanılmış tutarlar üzerinden talep edilenler;
(b) isim hakları – patent, ticari marka, telif hakkı, yazılım programları gibi uzun vadeli işletme varlıklarının kullandırılması karşılığında talep edilenler; ve
(c) temettüler – ortaklara sahip oldukları belli tertip sermaye ile orantılı olarak dağıtılan kârlar.'
Hasılat Standartına ilişkin düzenlemeler Tebliğde geniş bir biçimde düzenlenmiştir, ancak konumuz bakımından daha fazla detaya girilmeyecektir. Hasılat Standartına göre, işletme varlıklarının başkaları tarafından kullanılmasından sağlanan faiz, isim hakkı ve temettüler hasılata dahil edilmektedir.
Yukarıdaki örneğe dönecek olur isek, bağımsız denetime tabi bir firmanın bağımsız denetime tabi olduğu yılda çalışan sayısı 600, aktif büyüklüğü 100 milyon TL ve mal satışı ve hizmet sunumundan kaynaklanan cirosu 150 milyon, faiz geliri de 60 milyon TL ise bu firma Hasılat Standartına göre bağımsız denetime tabi olmaya devam edecektir. Halbuki, faiz geliri hasılat olarak değerlendirilmeyecek olsa idi bu firma bağımsız denetim kapsamı dışında kalacak idi. çünkü, bağımsız denetime tabi olma kriterlerinden birinde %20 den fazla düşüklük olmuş olacak idi. (200.000.000.-TL X %20= 40.000.000.TL) Hasılat 150 milyon TL'ye düşmüş ise %20'den fazla düşüklük göstermiş olacaktır ve aktif büyüklükte 100 milyon TL olduğu için izleyen dönemden itibaren bağımsız denetim dışı kalınmış olunacaktır.
Sonuç olarak, bağımsız denetime tabi olmayan şirketler bakımından vergi kanunlarına göre oluşturulan finansal tablolara bakılacaktır ve bu tablolar bakımından diğer gelirler kalemlerinde takip edilen gelirler yıllık net satış hasılatı hesabına girmemektedir. Diğer yandan bağımsız denetime tabi olan firmalar bakımından bağımsız denetime devam edilip edilmeyeceği konusunda TTK ve TMS uyarınca oluşturulan finansal tablolar dikkate alınacaktır. TTK ve TMS uyarınca oluşturulacak finansal tablolarda Hasılat Standartına bakılacaktır. Hasılat Standartı uyarınca örneğin faiz gelirleri hasılat sayılacaktır. Bu durumda, bağımsız denetime tabi olma bakımından faiz gelirleri dikkate alınmayacak iken, bağımsız denetimden çıkma bakımından faiz gelirleri dikkate alınmış olacaktır. Konuya ilişkin olarak Kamu Gözetimi Kurumu gerekli açıklamaları yapmalıdır. Aksi türlü, yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi şirketler örneğin faiz gelirlerini satış hasılatına dahil etmeyerek bağımsız denetime tabi olmayacaklarını düşünebilirler. Sonrasında ise, Kamu Gözetimi Kurumu farklı değerlendirme yaparak neden bağımsız denetim yaptırılmadığının hesabını sorabilecektir.
HOLDİNG ŞİRKETLERİN DURUMU
Yeni TTK'nın 195-209'uncu maddelerinde şirketler topluluğu düzenlemelerine yer verilmiştir. Holding ile ilgili olarak Yeni TTK'nın 519'uncu maddesinde, 'ikinci fıkranın (c) bendi ve üçüncü fıkra hükümleri, başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olan holding şirketler hakkında uygulanmaz.' düzenlemesi dışında özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere holdingler ticaretle uğraşamazlar. Kurumlar Vergisi Kanununun 1 Seri Nolu Genel Tebliğinin 8.7. Bölümünde, holdinglerin bağlı şirketlere, araştırma ve geliştirme, finansman temini, pazarlama ve dağıtım, yatırım projelerinin hazırlanması, hedeflerin tayini, planlama, örgütlendirme kararlarının uygulanması, bilgisayar hizmetleri, sevk ve idare, mali revizyon ve vergi müşavirliği piyasa araştırmaları, halkla ilişkilerin tanzimi, personel temini ve eğitimi, muhasebe organizasyon ve kontrolü, hukuk müşavirliği konularında hizmetler verilebilecekleri düzenlenmiştir.
Bu durumda, holdinglerin gelirleri başka işletmelere katılmaktan ibaret olup, bu işletmelere yukarıdaki paragrafta verdiği hizmetler nedeniyle elde ettikleri gelirler hizmet karşılığı elde edilen gelirlerdir. Bu gelirler holdinglerin esas faaliyetleri nedeniyle elde ettiği gelirler olup, gelir tablosundaki diğer faaliyetlerden olağan gelir ve karlar kalemlerinde (640-649) değil, doğrudan brüt satışlar kaleminde (600-602) yer almalıdır. Bu durumda da, bağımsız denetime tabi olmayan bir holdingin net satış hasılatına bakılırken iştiraklerinden elde ettiği hasılatlar dikkate alınacaktır. Holdingler bu hasılatları brüt satışlarda (600-602) değil de diğer faaliyetlerden gelirler kalemlerinde (640-649 Nolu Hesaplar) izlemiş olsalar bile, bağımsız denetime tabi olup olmama bakımından önemi bulunmayacaktır.
Bağımsız denetime tabi olma kriterleri bakımından şirketlerin bağlı ortaklıkları ile iştiraklerinin aktif toplamı ile yıllık net satış hasılatları da dikkate alınacağı tabidir.