Gazeteport/Thelira 27.06.2012 Tarihli "Yeni TTK ile şirketlerin yönetim kurulları ve müdürleri tamamen yabancılardan oluşabilir mi?" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı
- 27 Haziran 2012
Ekrem öncü
Yeni TTK ile şirketlerin yönetim kurulları ve müdürleri tamamen yabancılardan oluşabilir mi?
Yeni TTK'nın 359'uncu maddesi anonim şirketlerin yönetim kurullarının üyelerinin sayısı ve niteliklerini düzenlemektedir. 628'inci maddesi ise, limited şirketlerde müdürlerin yerleşim yerini düzenlemektedir. Yeni TTK'da yapılacak değişikliklere ilişkin Taslakta bu maddelerde önemli değişiklikler yapılması öngörülmektedir.
6102 sayılı Yeni TTK ile Anonim Şirketlerin Yönetim Kurulları ile ilgili olarak pekçok yeni düzenlemeler getirilmiştir. Eski TTK'ya göre yönetim kurulunun en az üç kişiden oluşması gerekirken, Yeni TTK ile 1 Temmuz 2012'den itibaren tek kişilik yönetim kurulu mümkün olabileceği gibi, birden fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu da olabilecektir. Tek kişilik yönetim kurulu düzenlemesi ile tek kişilik AŞ kurulmasına parelel bir düzenleme yapılmış olmaktadır. Ayrıca, AŞ'lerde ve tüzel kişilerin (vakıflar, dernekler, üniversiteler gibi) kurdukları şirketlerde bu tüzel kişilerin yönetim kurulu üyeleri olmaları ve yönetime yabancıları karıştırmamaları olanağı getirilmiştir. Yeni TTK ile tüzel kişi, yönetim kurulu üyesi olarak seçilebilecek, yönetim kurulu toplantılarına kendi adına katılacak olan gerçek kişiyi kendisi belirleyecek, belirlenen kişiyi tescil ve ilan edecek ve bu kişiyi de istediği zaman değiştirebilecektir. Buna paralel düzenleme ise, limited şirketler bakımından tüzel kişilerin limited şirketlere müdür olarak seçilebilecek olmasıdır. (Yeni TTK md. 623) Böylelikle hukuk gerçeğine uygun olarak sorumluluk tüzel kişilikte olacaktır.
Yeni TTK'da AŞ'lerin yönetim kuruluna ilişkin diğer bir yeni düzenleme ise, şirket ortağı olmayan kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçilebilmesi ve bu görevlerine başlayabilmek için ortak olma şartının aranmamasıdır. Eski TTK'daki yönetim kuruluna seçilebilmek için ortak olma şartı kaldırılarak, yapay pay sahipliğinin ve kanunun dolanılmasının önüne geçilmiş olmaktadır. Diğer bir yenilik ise, pay sahibi gruplarının YK'da temsil edilebilmesinin kanuni alt yapısının oluşturulmuş olmasıdır. Buna ilişkin düzenleme 360'ıncı maddede yapılmıştır. 390'ıncı maddede ise kararların nasıl alınacağı düzenlenmiş olup, esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanıp, kararlarını da toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alabileceklerdir.
Yönetim kurullarına ilişkin bir diğer yeni konu ise, yönetim kurulu üyeliğine seçilecek üyelerden en az dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olması şartı idi. 359'uncu maddenin üçüncü fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri de Taslakla değiştirilerek, tek üyeli yönetim kurulları haricinde, yönetim kurulu üyelerinin en az dörtte birinin yüksek öğrenim görmüş olma zorunluluğu şartı da kaldırılacaktır.
359'uncu maddenin birinci fıkrasında, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinden temsile yetkili en az bir üyesinin yerleşme yerinin Türkiye'de bulunması ve Türk vatandaşı olmasının şart olduğu düzenlemesi bulunmakta idi. Yönetim kurulunun birden fazla olması halinde ise temsile yetkili bir yönetim kurulu üyesi için bu şart aranacaktı. Bu düzenlemenin gerekçesi, işlem kolaylığını sağlamak, hukuki ve cezai sorumluluğa ilişkin hükümlere uygulanabilirlik kazandırmak ve şirketin, pay sahiplerinin ve alacaklılarının menfaatlerini korumak şeklinde belirtilmiştir. Bu düzenleme Eski TTK'nın anonim şirketlerin yönetim kurullarına ilişkin 312'nci maddesinde bulunmamakta idi.
Yeni TTK'da değişiklik yapılacak olan Taslakta ise, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinden temsile yetkili en az bir üyesinin yerleşme yerinin Türkiye'de bulunması ve Türk vatandaşı olmasının şart olduğu düzenlemesinden geri adım atılmakta ve eskiye dönülmektedir. Taslakla 359'uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan bu düzenleme kaldırılmaktadır. Dolayısıyla, bundan böyle anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin tamamı yabancılardan oluşabilecek ve Türkiye'de yerleşme şartı da aranmayacaktır.
Limited şirketlerin müdürleri bakımından, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinden temsile yetkili en az bir üyenin yerleşme yerinin Türkiye'de bulunması ve Türk vatandaşı olmasını düzenleyen 359'uncu maddeye parelel düzenleme 628'inci madde ile yapılmıştı. Buna göre, şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye'de bulunması ve bu müdürün şirketi tek başına temsile yetkili olması şarttı. Bu yaptırıma uyulmaması halinde, ticaret sicili müdürü durumun kanuna uygun hale getirilmesi için şirkete uygun bir süre verecekti ve bu süre içinde gereken yapılmadığı takdirde, ticaret sicili müdürü şirketin feshini mahkemeden isteyebilecekti. Bu düzenleme de Eski TTK'da bulunmayan yeni bir düzenleme idi. Taslakla, 628'inci madde düzenlemesi 359'uncu maddede yapılacak düzenlemeye paralel olarak yürürlüğe girmeden kaldırılmış olacaktır.
Peki bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyulmuştu?
Bu sorunun cevabı, Kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere, şirketin tamamen Türkiye dışından yönetilmesinin engellenmek istenmesi ve müdürlerin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasındaki engellerin olabildiğince kaldırılma amacının güdülmesidir. Sorumlulardan en az birinin Türk mahkemesinin önüne getirilebilmesinin sağlanması, kabuk şirketlerin azaltılması bu düzenlemenin amaçları olarak gösterilmekte idi. Ancak, düzenleme yürürlüğe girmeden kaldırılmış olacaktır.
Bilindiği üzere, 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35'inci maddesine göre, limited şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin (müdürlerin) mal varlıklarından tahsil edilecektir. Yeni TTK'nın 628'inci maddesinde yer alan, şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin Türkiye'de bulunması ve bu müdürün şirketi tek başına temsile yetkili olması şartının kaldırılması amme alacağının tahsili bakımından sıkıntılar doğurabilecektir. Bu sıkıntı, yüklü tutarda amme alacağının bulunması ve şirketin mal varlığının bunu karşılamaya yetmemesi ve şirket müdürü yabancı ise mal varlığının yurt dışında olması ya da müdür olan kişinin Türkiye'yi terk etmesi halinde olacaktır. Aynı durum, Vergi Usul Kanunu'nun 359'uncu maddesinde yer alan kaçakçılık suçları bakımından da ortaya çıkabilecektir.