Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Dr. Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Yurt dışı kaynaklı e ticarette verginin uygulanabilirliği

  • 9 Şubat 2018

Küreselleşme ile ulus devletlerin eski güçlerini yitireceği, bir sürü yeni devletler ya da devletçikler doğacağı, dünyanın bir köye dönüşeceği, sınırların kalkacağı gibi tezler ileri sürülmekte idi.

Küreselleşme ile ulus devletlerin eski güçlerini yitireceği, bir sürü yeni devletler ya da devletçikler doğacağı, dünyanın bir köye dönüşeceği, sınırların kalkacağı gibi tezler ileri sürülmekte idi. Sınırların anlamını yitirmesi ile aslolanın dünyada yaratılan katma değerden kimin ne kadar pay alacağının olduğu tartışılmakta idi ve halen bu tartışma devam etmektedir. Bilindiği gibi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sermayeyi ve yatırımları kendi ülkesine çekebilmek için vergi oranlarını ciddi bir şekilde aşağı çekti. ABD’nin merkez ülke olması ve güvenli liman gözükmesi yanında vergi oranlarını da düşürerek yatırımcılara avantajlar sağlaması ile diğer etkenler ihmal edildiğinde ciddi bir yatırım çekeceği öngörülebilir. Aslında dünyadaki asıl savaş dünyada yaratılan katma değerden hangi ülkenin ne kadar pay alacağı ile ilgilidir.

Türkiye’de de Maliye Bakanlığı tarafından 31 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 17 nolu Tebliğ ile Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde değişiklikler yapıldı. Giriş paragrafımızda değindiğimiz gibi küreselleşme sonrası ülkeler yaratılan katma değerden daha fazla pay alabilmek için düzenlemeler yapmaktadır.  Bu değişikliklerden bugün ele alacağımız konu yurt dışı kaynaklı e ticaretten KDV alınmasına yönelik düzenleme olacaktır. Türkiye, bu düzenleme ile benim ülkemde vatandaşlarıma satış yapan yurt dışı firmalardan KDV tahsil ederim demek istiyor.

Bilindiği gibi, 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 41’inci maddesiyle 3065 sayılı Kanunun 9’uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan değişiklik ile Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödeneceği, Maliye Bakanlığının elektronik ortamda sunulan hizmetlerin kapsamı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda sunulan hizmetler KDV’ye tabi olup, bu hizmetlere ilişkin KDV’nin beyanı ve ödemesi de Tebliğde belirtilen usul ve esaslara tabidir.

Elektronik ortamda sunulan hizmetlerin bir işyeri oluşturacak şekilde verilmesi durumunda (Türkiye’de bir işyerinin oluşup oluşmadığı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenir.), bu hizmetlere ilişkin verginin genel esaslar çerçevesinde (1 No.lu KDV beyannamesi ile) beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

Elektronik hizmet sunucularının KDV mükellefiyeti nasıl tesis edilecektir?

Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanlar, bu hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle beyan edeceklerdir.

Söz konusu hizmet sunucuları bu işlemlere ilişkin KDV’yi, 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan ederler.

Mükellefiyet tesisi üzerine internet vergi dairesinde işlem yapılabilmesi için mükellefe kullanıcı kodu, parola ve şifre verilir.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti tesis ettirenlerin, herhangi bir had ile sınırlı olmaksızın beyannamelerini meslek mensuplarına imzalatma zorunluluğu da bulunmamaktadır.

Verginin hesaplanması nasıl yapılacaktır?

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında bulunanlar, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sundukları hizmetler için, bu hizmetlerin tabi olduğu oranda KDV hesaplarlar.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti bulunanların 213 sayılı Kanun uyarınca defter tutma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında beyan edilen hizmetlere ilişkin olması şartıyla, Türkiye’de KDV mükellefiyeti bulunanlardan temin edilen mal ve hizmetler nedeniyle düzenlenen fatura ve benzeri belgelerde gösterilen KDV’nin, bu kapsamda beyan edilen işlemlere isabet eden kısmının 3065 sayılı Kanunun (29/1) inci maddesi kapsamında indirim konusu yapılması mümkündür.

Bu fatura ve benzeri belgeler, 213 sayılı Kanunun muhafaza ve ibraz hükümleri gereğince muhafaza edilir.

Beyan ve ödeme nasıl yapılacaktır?

Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti kapsamında bulunanlar, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sundukları hizmetler nedeniyle hesapladıkları KDV’yi, takvim yılının aylık vergilendirme dönemleri itibariyle, vergilendirme dönemini takip eden ayın yirmidördüncü günü akşamına kadar, internet vergi dairesi aracılığıyla ve 3 No.lu KDV Beyannamesi ile Türk Lirası cinsinden beyan ederler. Ancak elektronik hizmet sunucularına özel KDV mükellefiyetine ilişkin hükmün yürürlüğe girdiği 1/1/2018 tarihinden itibaren, Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayıp, Türkiye’de KDV mükellefi olmayan gerçek kişilere bir bedel karşılığında elektronik ortamda hizmet sunanların, 2018 yılının Ocak, Şubat, Mart dönemlerinde yaptıkları işlemleri 2018 yılının Nisan ayının başından itibaren yirmidördüncü günü akşamına kadar verecekleri 3 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edeceklerdir.

Bu kapsamda bulunan mükelleflerin, beyanı gereken herhangi bir işlemin olmaması halinde, ilgili döneme ilişkin beyanname vermelerine gerek yoktur. 

Bedelin döviz olarak hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği günkü Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden Türk parasına çevrilir. Merkez Bankası’nca Resmî Gazete’de ilan edilmeyen dövizlerin Türk parasına çevrilmesinde ise cari döviz kuru esas alınır.

Bu kapsamda beyan edilen KDV’nin, beyannamenin verilmesi gereken ayın yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenmesi gerekir.

Ödeme; vergi dairelerine ve tahsile yetkili bankalara yapılabileceği gibi, Gelir İdaresi Başkanlığının internet adresi (www.gib.gov.tr) üzerinden tahsile yetkili bankaların banka kartı veya kredi kartı ile de yapılabilir.

Yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin cezai müeyyidesi ne olacaktır?

3065 sayılı Kanunun (9/1) inci maddesinde yer alan elektronik ortamda sunulan hizmetlere yönelik beyan yükümlüğüne ilişkin düzenlemelere uymayanlar hakkında, 213 sayılı Kanunun vergi cezalarına dair hükümlerinin uygulanacaktır.

Bu düzenlemenin uygulanabilirliği nedir?

Yazının girişinde de belirttiğim gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına satış yapan firmalardan KDV tahsil edilmek istenmektedir ama bu düzenlemenin bu hali ile uygulanabilirliği oldukça güçtür. Örneğin, ABD’de yerleşik olan “amazon.com” sitesinden Türkiye’de yaşayan 300 vatandaş bir aylık süreçte alışveriş yapmış olsun. Amazon ürünleri de kargo firmaları aracılığı ile Türkiye’de yerleşik tüketicilere göndermiş olsun. Yapılan düzenleme uyarınca “amazon.com” sitesinin tüzel kişiliğinin Türkiye’de 3 Nolu KDV beyannamesi vermesi ve bu 300 tüketiciye yapılan satıştan kaynaklı KDV’yi maliyeye ödemesi gerekir.

“amazon.com” bu beyannameyi vermez ve KDV’yi ödemez ise ne olacaktır? Vergi Usul Kanununa göre kendisine tarhiyat yapılacak ve vergi ziyaı cezası kesilecektir. Peki bu vergi ve ceza “amazon.com”dan tahsil edilebilecek midir? Yurt dışında yerleşik firmadan bunu tahsil etmek nerede ise imkansız olacaktır.

Türkiye haklı olarak vergi almak istemektedir ancak bunu sadece bu düzenleme ile başarmak çok zordur. Yurt dışından alışveriş yapan bireysel tüketicileri mükellef yapmak da çok mantıklı bir çözüm olmayacaktır. Milyonlarca mükellef yaratılacaktır onlarla uğraşmanın maliyeti sağlayacağı faydadan daha yüksek olacaktır.

Maliye Bakanlığı yurt dışından ülkemize mal satanlardan KDV almak istiyor ise ilave olarak kargo firmalarına sorumluluk yükleyebilir. Böylece kargo firmaları KDV’nin ödenip ödenmediğini kontrol etmek zorunda kalabilir. Yine gümrüklere de sorumluluk yüklenebilir. Düzenlemenin bu haliyle yurt dışında yerleşik olup da, Türkiye’deki nihai tüketicilere mal satan firmaların Türkiye’de kendiliğinden beyanname verip vergi ödemesini beklemek iyimserlikten öte anlam taşımayabilir. Aynı şekilde bunun denetimi de çok zor olacaktır.

Bu yazıyı paylaş: