İlaçların imhasında Takdir Komisyonu zorunlu mu, değil mi?
- 29 Aralık 2018
7103 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununa 27.03.2018 tarihi itibariyle 278/A maddesi eklendi. Eklenen bu maddeye istinaden 25.05.2018 tarihli Resmi Gazete’de 496 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği çıkartıldı. 496 nolu Tebliğin 5’inci maddesi ile de aslında daha önce özelgeler düzeyinde imha edilmesi mecburiyeti bulunan emtianın ilgili mevzuat gereği bakanlık veya kurum görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükelleflerin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması halinde Takdir Komisyonu kararı aranmayacağı görüşü tebliğ düzeyinde açıklığa kavuşmuş oldu.
496 nolu Tebliğin 5’inci maddesinin başlığı “Emtianın ilgili Bakanlık veya Yetkili Kurum görevlilerinin yer aldığı bir komisyon nezdinde imha edilmesi” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde düzenlemesi aşağıdaki gibidir.
(1) Kıymeti düşen emtiadan; son kullanma tarihinin geçmesi veya kalite standartlarına uygun olmamaları ya da çevreye ve insan sağlığına zarar verecek nitelikte olmaları gibi nedenlerle imha edilmesi gerekenler bakımından, bu Tebliğin 4 üncü maddesinin (2) numaralı ayrımı kapsamında işlem tesis edilebilmesi için, imha işleminin, esas itibariyle, takdir komisyonu nezaretinde gerçekleştirilmiş olması aranır.
(2) Bu gibi imha edilmesi mecburiyeti bulunan emtianın emsal bedelinin takdir komisyonunca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olmamasına bağlı olarak; takdir komisyonuna başvurulmaksızın ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle malların imha edilebilmesi de mümkündür.
Bu durumda, imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği yetkili/ilgili bakanlık veya kurum görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi kaydıyla, imha işleminin takdir komisyonu nezdinde yapılması ve mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi görevlilerinin söz konusu imha komisyonuna katılımı aranmaz.
Mükelleflerce bu şekilde gerçekleştirilen imha işlemine ilişkin düzenlenen tutanağa dayanılarak gerekli yasal kayıtlar yapılır. Değer düşüklüğünün yasal kayıtlara intikal ettirilebilmesi için ayrıca takdir komisyonu kararı aranmaz. Ancak, söz konusu imha tutanağı ile imha işlemine dayanak diğer belge ve vesikaların istenildiğinde ibraz edilmek üzere mükelleflerce muhafaza edilmesi zorunludur.
(3) Yukarıda belirtilen şekilde gerçekleştirilen imha işlemleri, 213 sayılı Kanunun 278/A maddesi kapsamında ve mükelleflere tayin olunan imha oranı dahilinde değerlendirilmeyecek olup, bu maddenin uygulama usul ve esasları Tebliğin ikinci bölümünde belirlenmiştir. Dolayısıyla, söz konusu imha işlemleri bakımından Tebliğin ikinci bölümünde belirlenen usul ve esaslara uyulması gerekmemektedir.
496 nolu Tebliğ düzenlemesi bu şekilde olmakla birlikte öncesinde verilen Özelgelerde de aynı yönde görüşler belirtilmekte idi. 04.05.2010 tarih ve 337 sayılı Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi ile 27.11.2017 tarih ve 24 sayılı Ordu Deftredarlığı Özelgesi bu yönde verilen örnek özelgelerdendir.
Tebliğin bu düzenlemesi ve özelgeler asas itibari ile, imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği yetkili/ilgili bakanlık veya kurum görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi kaydıyla, imha işleminin takdir komisyonu nezdinde yapılması ve mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi görevlilerinin söz konusu imha komisyonuna katılımının aranmayacağı ve mükelleflerce bu şekilde gerçekleştirilen imha işlemine ilişkin düzenlenen tutanağa dayanılarak gerekli yasal kayıtların yapılacağı, değer düşüklüğünün yasal kayıtlara intikal ettirilebilmesi için ayrıca takdir komisyonu kararının aranmayacağı, ancak, söz konusu imha tutanağı ile imha işlemine dayanak diğer belge ve vesikaların istenildiğinde ibraz edilmek üzere mükelleflerce muhafaza edilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmektedir.
Örneğin, son kullanma tarihi geçen veya bozulan, çürüyen ilaçların imha edilmesi için Sağlık Bakanlığı mevzuatı çerçevesinde, Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer yetkililer ve de mükelleflerin katılımı ile imha edilecek ilaçlar için bu prosedür uygulanabilecek ve Takdir Komisyonuna gidilmesine gerek kalmayacaktır. Her ne kadar yazı başlığında ilaca vurgu yapıldı ise de konu sadece ilaçla sınırlı değildir.
Aslında tebliğ ve özelgeler net olmakla birlikte uygulama bir türlü bu şekilde gerçekleşmemektedir. Yine mükellefler vergi dairelerine başvurmakta, vergi daireleri de iş yoğunluğunu gerekçe göstererek imha aşamasına eşlik etmemekte, ancak biz olmadan da imha yapmayınız demektedir. Üzülerek tekrardan vurgulamak isterim ki, mükellefler kanun, tebliğ, özelgeleri uygulatabilmek için uğraşmamalıdır. İdarenin mükelleflerin önünde gitmesi ve mükelleflere engel çıkarmayıp, destek olması ekonomimiz için hayati öneme sahiptir.
Uygulama 496 nolu Tebliğin 5’inci maddesinde olduğu şekilde yön bulmalıdır ve idare de mükelleflere bu şekilde yol göstermelidir. Tersine hala Takdir Komisyonuna gitmeden işlem yapamazsın yaklaşımından vazgeçmelidir.