Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Dr. Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Gazeteport/Thelira 25.07.2012 Tarihli "Yeni TTK ile anonim şirketlerin sermayelerine yönelik getirilen yenilikler" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı

  • 25 Temmuz 2012

Ekrem öncü
Ekrem Öncü
 
 
 

Yeni TTK ile anonim şirketlerin sermayelerine yönelik getirilen yenilikler

Bu yazımızın konusunu, Yeni TTK ile anonim şirketlerin sermaye yapısına ilişkin getirilen yenilikler oluşturmaktadır. Ancak, Yeni TTK ile getirilen yenilikleri anlayabilmek için öncelikle kısaca eski TTK'daki durum ele alınacaktır.

 

Bilindiği üzere, 6762 sayılı Eski TTK uyarınca, anonim şirketlerin kurulabilmesi için, özel kanunlarında aksine bir hüküm olmadıkça sermayelerinin en az 50 bin Türk Lirası olması ve en az 5 kurucu ortağın bulunması gerekmekteydi. (Md. 272, 277)
 

Eski TTK'nın 279 ve 300'üncü maddelerine göre de, şirket esas sermayesinin miktarı ile her payın itibari kıymeti ve sermayenin ödenme suret ve şartlarının ana sözleşmede gösterilmesi zorunluluktu. Buna göre, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere ana sözleşmenin sermayeye ilişkin maddesinde, sermayenin muvazaadan ari şekilde tamamen taahhüt edildiği ve nakdi sermayenin 1/4'ünün ödendiği veya şirketin kuruluşunun tescili tarihinden itibaren en geç üç ay, geri kalan kısmının ise en geç 3 yıl içerisinde ödeneceği belirtilecekti.
 

özel kanunlarda, sermayesinin tamamının veya 1/4'ünden fazlasının belli bir sürede ödenmesi şart kılınan şirketlerin ana sözleşmelerinin sermayeye ilişkin maddeleri buna göre düzenlenmeliydi. Şirket kuruluşunda, sermaye olarak her türlü hak, menkul ve gayrimenkul malların taahhüt edilmesi halinde bu taahhüt şirketin kuruluşunun tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde yerine getiriliydi. Sermaye olarak konulan mal ve haklar özel bir sicile (tapu sicili, gemi sicili, trafik sicili, sınai mülkiyet sicili gibi) kayıtlı ise, kuruluşun tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde ilgili sicilde şirket adına tescil ettirilmesi gerekmekteydi.
 

Yeni TTK'nın 338'inci maddesine göre anonim şirketler bir veya daha fazla kurucu tarafından kurulabilecektir ve 332'nci madde hükmüne göre de anonim şirketlerin en az sermaye tutarı;
 

-Tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermayeyi ifade eden esas sermaye 50 bin Türk Lirasından,
 

-Sermayenin artırılmasında yönetim kuruluna tanınmış yetki tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi 100 bin Türk Lirasından aşağı olamaz.
 

Bu en az sermaye tutarı Bakanlar Kurulunca artırılabilir.
 

Yeni TTK anlamında kayıtlı sermayeli anonim şirketlerde başlangıç sermayesi, kuruluşta ve sisteme ilk geçildiğinde haiz olunması zorunlu sermayedir; çıkarılmış sermaye ise, çıkarılmış payların tümünün itibarî değerlerinin toplamını temsil eder.
 

Halka açık olmayan anonim şirketler gerekli şartları artık haiz olmadıkları takdirde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığından izin alarak kayıtlı sermaye sisteminden çıkabilecekleri gibi, bu sisteme alınırken aranan nitelikleri kaybettiklerinde, istemleri bulunmasa bile aynı Bakanlık tarafından sistemden çıkartılacaklardır. 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 12'nci maddesi hükmü saklıdır.
 

Sermaye ne şekilde ödenmek zorundadır?
 

Bu sorunun cevabı sermayenin nakden veya aynen ödenmesine göre değişecektir.
 

Yeni TTK'nın 344'üncü maddesinde, nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşinin (1/4) tescilden önce, gerisinin de şirketin tescilini izleyen yirmidört (24) ay içinde ödeneceği düzenlenmiştir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenecektir ve Sermaye Piyasası Kanununun pay bedellerinin ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.


Nakden ödemenin nasıl yapılacağı ise 345'inci maddede düzenlenmiştir. Buna göre, nakdî ödemeler, Bankacılık Kanununa bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket adına açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin kullanabileceği şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı olandan daha yüksek olan tutarlarının ödendiği, ticaret siciline yöneltilecek bir banka mektubu ile ispatlanır. Banka, bu tutarı, şirketin tüzel kişilik kazandığını bildiren bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine, sadece şirkete öder. Şirket, Yeni TTK'nın 335'inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen noter onayı tarihinden itibaren, üç ay içinde tüzel kişilik kazanamadığı takdirde, bu hususu doğrulayan bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine, bedeller banka tarafından sahiplerine geri verilir.
 

Ayni sermaye olarak konulabilecek mal varlığı unsurları ile bu unsurlara değer biçme ise Yeni TTK'nın 342 ve 343'üncü maddelerinde düzenlenmiştir. üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
 

Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. Bu rapora kurucular ve menfaat sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir.
 

Yeni TTK ile getirilen önemli bir yenilik, Sermaye Piyasası Kanununa (SPK) göre halka açık şirketlerde uygulanmakta olan kayıtlı sermaye sisteminin halka açık olmayan anonim şirketlerde de uygulanabilir hale gelmiş olmasıdır. Esas sermayenin tanımını kanun, tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermaye olarak yapmıştır. Yani esas sermaye, tamamı kurucular tarafından taahhüt edilen, şirkete tahsis edilen, şirketlerin ana sözleşmelerinde yer alan ve ticaret siciline tescil edilmiş bulunan sermayedir. Bu sermaye kuruluş ve sermaye artırımı aşamalarında oluşmaktadır.
 

Kayıtlı sermaye sisteminde ise, sermayenin azami haddi esas sözleşmede gösterilmekte ve bu hadde ulaşılıncaya kadar yönetim kuruluna sermaye artırım yetkisi verilmektedir. Böylelikle sermaye artırımı formaliteleri azalmaktadır. Kayıtlı sermaye sistemi TTK'ya yeni girmiştir ancak Türk mevzuatı bakımından yeni bir uygulama olmayıp 1981 yılında bu düzenleme uygulamaya girmiştir. SPK'nın 12'nci maddesinde kayıtlı sermaye sistemi düzenlenmiştir. Buna göre, hisse senetlerini halka arz etmek üzere kurulan anonim ortaklıklar, Sermaye Piyasası Kurulu'ndan izin almak şartıyla kayıtlı sermaye sistemini kabul edebilirler. Yeni TTK ile de SPK'nın 12'nci maddesi hükümlerine atıfta bulunulmuştur.
 

Yeni TTK ile kayıtlı sermaye halka açık olmayan şirketler için de uygulanabilir hale gelmiştir. Bu olması gereken önemli bir yeniliktir. Ayrıca getirilen diğer bir yenilik ise, sermayenin 1/4'ünün şirket kuruluşunun tescilinden itibaren 3 ay içinde ödeneceği ve kalanının 3 yıl içinde ödeneceği düzenlemesinin değiştirilerek, 1/4'ünün tescilden önce ve kalanının da tescili izleyen 24 ay içinde ödeneceğine yönelik düzenlemedir.
 

 

Bu yazıyı paylaş: