Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Dr. Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Gazeteport/Thelira 22.04.2013 Tarihli "Bağımsız denetimde yetki karmaşası ve SPK tebliğ taslağının sıkıntıları" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı

  • 22 Nisan 2013

Ekrem öncü
Ekrem Öncü
 
 
 
 

Bağımsız denetimde yetki karmaşası ve SPK tebliğ taslağının sıkıntıları


Değerli okurlarımız, bilindiği üzere 6102 sayılı Yeni TTK hazırlanırken tüm şirketlerin bağımsız denetime tabi olması öngörülmüş, ancak 6335 sayılı Kanunla bundan vazgeçilerek Bakanlar Kuruluna bağımsız denetime tabi olacak firmaları belirleme yetkisi 397'nci madde ile verilmişti. Nitekim, Bakanlar Kurulu da bu yetkisini kullanarak bağımsız denetime tabi olacak firmaların kapsamını 2012/4213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlemişti.
 

Diğer taraftan ise, Kamu Gözetimi Kurumunun (KGK) bağımsız denetim konusunda tek yetkili olması öngörülmekte idi. Bu amaçla da Bakanlar Kurulu'nca 26.09.2011 tarihinde 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkartılmıştı. Beklenti bağımsız denetim kapsamının Bakanlar Kurulunca belirlenmesi ve bağımsız denetim ve bağımsız denetçiye ilişkin düzenlemelerde ise tek yetkili kuruluşun KGK olması idi. Böylelikle bağımsız denetime ilişkin süreç tek bir kurum aracılığı ile yürütülecekti. çünkü, değişiklik öncesi SPK, BDDK, Hazine Müsteşarlığı, EPDK gibi kurum ve kuruluşlar bağımsız denetime ilişkin kapsam, denetim ve denetçiye ilişkin belirlemeleri yapmakta idi. Değişiklikler sonrası ise beklenildiği gibi tek yetkili kurum KGK olmuş mudur diye sorulacak olur is,e bu soruya verilecek cevap hayırdır. çünkü, SPK kendi alanında faaliyette bulunan firmaların bağımsız denetiminde 6362 sayılı Kanunun 14, 15, 62, 63 ve 64'üncü maddeleri ile bağımsız denetime ve denetçilere ilişkin olarak tekrar yetkiye kavuşmuştur. 5411 sayılı Kanunun 15, 24, 33, 36, 39, 40 maddeleri ile de BDDK'ya yetki verilmiştir.
 

Buradan çıkan sonuç, eski düzenlemelerde olduğu gibi her kurum tekrar kendi faaliyet alanındaki firmaların bağımsız denetimine ilişkin olarak yetkiye kavuşmaktadır. Ancak, burada önemle vurgulanması ve gözden kaçırılmaması gereken husus bağımsız denetime tabi olacak firmaların kapsamının Bakanlar Kurulu Kararı ile çizilmiş olmasıdır. Bakanlar Kurulu Kararı ile kapsam çizildiği için, bu kapsam aşılarak bağımsız denetime tabi olmayan şirketleri SPK, BDDK, EPDK gibi kurum ve kuruluşlar bağımsız denetime tabi tutamayacaklardır. Nitekim, EPDK kapsamında faaliyet gösteren firmalar bakımından kapsam konusu geçen haftaki iki yazımızda ele alınmıştır.
 

SPK TEBLİĞ TASLAĞI VE SIKINTILARI
 

Geçtiğimiz hafta SPK tarafından 6362 sayılı Kanunun 62'nci maddesi ile Kurula verilen yetkiye istinaden' Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Standartları Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağı' yayımlandı. Taslağın birinci maddesinde doğal olarak kapsam konusunda Bakanlar Kurulu Kararına atıfta bulunulmuştur. Taslağın birinci maddesinin birinci fıkrası '(1) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 397'nci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen işletmeler ve yatırım fonları ile konut ve varlık finansmanı fonları yıllık finansal raporlarını bağımsız denetime tabi tutmak zorundadırlar' şeklindedir. Ancak, Tebliğ Taslağında yer alan düzenlemeler KGK tarafından çıkarılan bağımsız Denetim Yönetmeliği ile farklı düzenlemeler içermektedir.
 

SPK Tebliğ Taslağındaki düzenlemelerin KGK'nca çıkarılan Bağımsız Denetim Yönetmeliği düzenlemeleri ile farklı olması yasal olarak mümkündür. Nitekim, SPK'nın yetkisi de 6362 sayılı Kanundan kaynaklanmaktadır.
 

Bu yazımızda Tebliğ Taslağının ikinci maddesi ile SPK kapsamında faaliyet gösteren firmaların bağımsız denetimini yapacak olan bağımsız denetim şirketlerine ilişkin aşağıdaki getirilen düzenlemeleri ele alacağız.
 

'MADDE 2 – Aynı Tebliğin İkinci Kısmının 3'üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
 
'(1) İşletmelerin finansal tablolarının bağımsız denetimi ile görevlendirilecek bağımsız denetim kuruluşlarının;
 
a) Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş olması,
b) Anonim şirket şeklinde kurulmuş ve hisse senetlerinin nama yazılı olması,
c) Sermayesinin ve oy haklarının en az %51 inin sorumlu ortak baş denetçilere ait olması,
ç) Organizasyon, mekan, teknik donanım, belge ve kayıt düzeninin sermaye piyasasında bağımsız denetim işini yürütecek düzeyde ve sadece bağımsız denetim faaliyetine tahsis edilmiş bulunması,
d) Denetim işini yürütmek üzere her kıdemde en az iki olmak üzere toplamda en az 12 bağımsız denetçiye sahip bulunması,
e) Bağımsız denetim kuruluşunun kalite kontrol sisteminin işleyişinden ve gözetiminden sorumlu en az 1 sorumlu ortak başdenetçi nezaretinde çalışacak yeter sayıda denetçi veya konusunda uzman personelden oluşan bir Kalite Kontrol Güvence Komitesi'ne sahip olması,
f) 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca yaptırması zorunlu mesleki sorumluluk sigortasının asgari tutarının 500.000 TL'den az olmamak üzere bir önceki faaliyet döneminde bağımsız denetim faaliyetinden elde edilen gelirin iki katından az olmayacak şekilde belirlenmesi,
şarttır.'
 

SPK kapsamında faaliyet gösteren bir firmanın bağımsız denetimini yapacak olan bağımsız denetim şirketi anonim şirket olarak kurulmak zorundadır. Halbu ki, Yeni TTK'nın 400'üncü maddesine göre bağımsız denetim şirketleri sermaye şirketi olarak kurulacaktır. Sermaye şirketleri de yine TTK'da belirlenmiştir. Bunlar, anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi olarak sayılmaktadır. Kanaatimce, anonim şirket zorunluluğunu getirmek Yeni TTK'nın 400'üncü maddesine aykırı bir düzenleme olmaktadır.
 

Sermayesinin ve oy haklarının %51'i sorumlu ortak baş denetçiye ait olması şartı getirilmekte iken bu şart KGK tarafından çıkarılan Bağımsız Denetim Yönetmeliğinde öngörülmemiştir.
 

Kanaatimce ikinci maddenin en sıkıntılı bendi d bendidir. Denetim işini yürütmek üzere her kıdemde en az iki olmak üzere toplamda en az 12 bağımsız denetçiye sahip bulunması şartı getirilmektedir ki, bunun anlamı mevcut denetim şirketleri SPK kapsamındaki firmaların denetimini yapmaya devam etmeli, yeni denetim firmaları ise sektöre girmemeli demektir. Bu konu KGK'nun yönetmeliğinde '…denetim ekipleri üç denetçiden az olamaz. Denetim ekiplerindeki sorumlu denetçi ve belirlenen diğer kademeler için en az birer yedek denetçi belirlenir…' şeklinde düzenlenmiştir. Yani 3 asil ve 3 yedek denetçi bir araya geldiğinde bir denetim şirketi kurma imkanına sahip olabilecek iken SPK buna müsaade etmemektedir. En az 12 denetçiyi bir araya getirmek oldukça güç bir iştir.
 

Konuyla ilgili olarak denilebilir ki, SPK kapsamındaki firmaların denetimi yapılacak ise böyle bir ekip şartı olmalıdır. Kanaatimce böyle bir bakış açısı, bu firmalara gereğinden fazla anlam yüklerken, bağımsız denetim yapacak olan Yeminli Mali Müşavirler ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirleri gereğinden fazla önemsiz görmektir. YMM'ler ile SMMM'lerin bağımsız denetçi olması zaten birçok kritere bağlanmıştır. Her YMM ya da SMMM bağımsız denetçi olamamaktadır.
 

SPK kapsamındaki şirketlerin tamamı da büyük çaplı firmalar değildir. SPK kapsamında olmayan çok sayıda büyük çaplı firmalar bulunmaktadır. SPK kapsamında olmayan büyük çaplı firmaların denetimini 3 asil 3 yedek üyeden oluşan bir bağımsız denetimi şirketi (ister limited, ister anonim şirket olsun) yapabilecek iken, SPK kapsamında olan firmaların denetimini bu şirketler yapamayacaklardır.
 

Böyle bir düzenleme her şeyden önce serbest piyasa ekonomisinin mantığına aykırıdır. SPK kapsamındaki firmaların denetimi konusunda denetim boyutuyla tekel yaratılmaktadır ve bu serbest piyasa ekonomisi mantığıyla kabul edilebilir bir düzenleme değildir. Bağımsız denetim firmaları tarafında tekel yaratılır iken, SPK kapsamında faaliyet gösteren firmalar bakımından ise belki de çok daha kaliteli bir hizmeti çok daha uygun fiyata alabilme imkanı ortadan kaldırılmaktadır.
 

Tebliğle ilgili değerlendirmemize önümüzdeki yazımızda devam edeceğiz. Nitekim, tek sıkıntı bu yazımızda ele aldığımız konular değildir.

 

Bu yazıyı paylaş: