Gazeteport/Thelira 15.10.2012 Tarihli "Anonim Şirket Kurmanız Dayanılmaz Cazibesi!" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı
- 15 Ekim 2012
Ekrem öncü
Anonim şirket kurmanın dayanılmaz cazibesi!
Değerli okurlarımız, son yazımızda tek kişilik limited şirketler bakımından dışarıdan (ortak olmayan) müdür seçilebilir mi, seçilirse sorumluluğu var mıdır konusunu ele almış ve sonraki yazımızda konuyu anonim şirketler yönünden ele alacağımızı belirtmiştik. Bu yazımızda da tek ya da daha fazla ortaklı anonim şirket kurmanın oldukça önemli olan avantajlarını ele alacağız.
Yeni TTK ile tek ortaklı anonim şirket kurulabilecektir. Eski TTK düzenlemesine göre ise bir anonim şirket kurabilmek için en az 5 ortak şartı bulunmakta idi.
Yeni TTK'nın 329'uncu (Eski TTK md. 269) maddesine göre de, anonim şirketin pay sahip veya sahipleri (ortakları), sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludurlar. Ortakların koymaları gereken en az sermaye tutarı ise Yeni TTK'nın 332'nci maddesinde düzenlenmiş olup, esas sermaye sisteminde sermayenin en az 50.000.-TL ve kayıtlı sermaye sisteminde de en az 100.000.-TL olması zorunludur. Bu tutarın en az yüzde yirmi beşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenecektir (Yeni TTK md. 344).
Anonim şirket ise, borçlarından dolayı yalnızca malvarlığıyla sorumludur (Yeni TTK md. 329). Bunun anlamı, ortaklar bakımından esas sermaye sisteminin seçilmesi durumunda 50.000.-TL sermaye konulması halinde sorumluluk şirkete karşı ve bu tutarla sınırlı olacak demektir. Şirketin kendisi ise, alacaklılarına karşı yalnızca mal varlığı ile sorumludur. örneğin, 50.000.-TL sermayeli bir şirket sermayeyi de zarar etmesi nedeniyle kaybetmiş olursa, şirketin alacaklıları alacaklarını tahsil edemeyecektir. Şirket alacaklıları ortağın veya ortakların malvarlığından alacaklarını tahsil edemeyecekleridir.
Bu durum kamu borçları bakımından da geçerli olacaktır. 6183 sayılı Kanun uyarınca anonim şirketler bakımından ortak veya ortaklara herhangi bir sorumluluk yüklenmemektedir. Ancak, kanuni temsilciler bakımından durum farklıdır. Bu sorumluluğu aşağıda ele alacağız.
Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Yani anonim şirketin kanuni temsilcisi yönetim kuruludur. Yönetim kurulu, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Yönetim devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir (Yeni TTK md. 365, 367).
Eski TTK'ya göre, anonim şirketlerin en az üç kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunması gerekmekteydi. Yönetim kuruluna seçilen bu kişilerin pay sahibi olması zorunlu idi (Eski TTK md. 312).
Yeni TTK'ya göre ise, anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunacaktır. Yönetim kuruluna seçilebilmek için pay sahibi olunması şartı aranmamaktadır (Yeni TTK md. 359). Bu düzenleme kanaatimce, Yeni TTK'nın getirdiği en önemli yeniliklerden biridir. Neden böyle olduğunu ayrıntılı bir şekilde aşağıda açıklayalım.
Tek kişilik anonim şirketler bakımından yönetim kurulu üyesinin pay sahibi olması şartı aranmaması ne anlama gelmektedir?
Tek ortaklı ve en az sermaye tutarlı (50.000.-TL) bir anonim şirket kuran kişi yönetim kuruluna kendisi seçilebileceği gibi dışarıdan da (ortak olmayan) birini yönetim kurulu üyesi olarak atayabilecektir. Yönetim kurulu bir kişiden oluşabileceği gibi daha fazla kişiden de oluşabilecektir.
Tek başına anonim şirketin pay sahibi olan kişi, dışarıdan ortak olmayan birini müdür seçecek olur ise, hem şirketin ticari işleri nedeniyle alacaklılarına, hem de kamu borçlarına karşı yalnızca koyduğu sermaye ile sorumlu olacaktır. Onun dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmayacaktır. örneğin, şirket sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı fatura kullanmış ya da düzenlemiş olur ise, bunun sorumluluğu da dışarıdan atanan yönetim kurulu üyesine ait olacaktır. Eski TTK buna müsaade etmemekteydi. çünkü, yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olma zorunluluğu bulunmakta idi.
Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyesinin sorumlulukları neler olacaktır ve amme alacakları bakımından bu düzenleme ne anlama gelmektedir?
Yukarıda da açıkladığımız üzere, anonim şirketlerin ticari işleri nedeniyle alacaklılarına karşı sorumluluğu şirketin malvarlığı ile sınırlıdır. Yani şirketin borcu yönetim kurulu üyesinin şahsi malvarlığından talep edilemeyecektir. Ancak, amme alacakları bakımından durum farklıdır. 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35'inci maddesi uyarınca, şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilecektir. Ortak, yönetim kurulu üyesi seçilmediği sürece bu sorumlulukla karşı karşıya kalmayacaktır.
Pay sahibi olmayanların yönetim kurulu üyesi olabilmesi düzenlemesi eski siteme göre amme alacaklarının tahsili bakımından daha az güvence anlamına gelmektedir. çünkü, şirketler dışarıdan bir garibanı şirkete yönetim kurulu üyesi ve kanuni temsilci olarak daha kolay atayabileceklerdir. Bu durumda da, şirketin içi boşaltılmış olur ise, şirketten tahsil edilemeyen amme alacağı şirketin kanuni temsilcisi olan ve herhangi bir mal varlığı bulunmayan garibandan da tahsil edilemeyecektir.
Hatta yönetim kurulu üyesi dolayısıyla da kanuni temsilci yabancı ülke vatandaşı olursa, bu şahsın ülkeyi terk etmesi halinde amme alacağı şirketten tahsil edilemiyorsa ve yabancı ülke vatandaşı Türkiye'yi terk ediyorsa, bu durumda amme alacağının tahsil imkanı kalmayacaktır. Bu haliyle, ortak olmayan bir kişinin bile yönetim kurulu üyesi olarak atanabilmesi düzenlemesi kötüye kullanıma açıktır.
Vergi Usul Kanununa göre kesilecek cezalarda durum nasıl olacaktır?
Vergi Usul Kanununun 333'üncü maddesi uyarınca da, 359'uncu madde uyarınca kesilecek cezalar tüzel kişilerin kanuni temsilcileri ve fiilleri işleyenler adına kesilecektir. Yani kaçakçılık suçlarında da ceza, anonim şirketlerin kanuni temsilcisi olan yönetim kurulu üyesi adına kesilecektir. çünkü, ortak yönetim kurulu üyesi değilse sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır.
Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyesinin pay sahibi olması zorunluluğunun kaldırılması düzenlemesi büyük çaplı şirketlerin sahipleri bakımından da oldukça cazip bir düzenlemedir. Ortak yönetim kurulu üyesi olmadığında ve dışarıdan yönetim kurulu üyesi atandığında, Vergi Usul Kanunu uyarınca adına kaçakçılık suçu raporu düzenlenmeyecek ve şahsi mal varlığı ile amme alacağından sorumlu olmayacaktır. Dolayısıyla, bu düzenleme sonrası mevcut anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeliğinde ciddi bir dönüşüm beklenebilir. Ortaklar, yönetim kurulu üyeliğinden çıkmaya başlayabilirler. Holding patronları ya da büyük çaplı iş adamları, yönetim kurulu üyeliklerinden çıkarak ödenemeyen amme borçlarından ve kaçakçılık suçu raporlarından kurtulabileceklerdir.
1 Temmuz 2012'ye kadar ki uygulamada anonim şirket sahipleri aynı zamanda yönetim kurulu üyesi de olduklarından kanuni temsilci sıfatı ile kaçakçılık suçu raporlarıyla muhatap olmak zorunda kalmakta idiler. 1 Temmuz 2012 sonrası ortaklar yönetim kurulu üyesi seçilmeyip, dışarıdan yönetim kurulu üyesi atamaları halinde adlarına kaçakçılık suçu raporları da düzenlenemeyecektir.
Sonuç olarak yukarıda ele aldığımız üzere yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olma şartının kaldırılması çok ciddi sonuçlar doğurmaktadır. İster amme alacakları bakımından, ister Vergi Usul Kanununda düzenlenen kaçakçılık suçları bakımından ortakların herhangi bir sorumluluğu doğmayacak, bütün sorumluluk yönetim kurulu üyesinin olacaktır. Bu düzenleme sonrası, anonim şirket (ve özelde de tek kişilik anonim şirket) sayısında artış beklenebilir. Ayrıca, atanacak yönetim kurulu üyelerinin de ortak olmayan üyelerden atanması beklenebilir. önceki yazımızda ele aldığımız üzere, limited şirketlerde müdürlerden en azından birinin ortak olma zorunluluğu bulunmaktadır. Ayrıca, limited şirket ortakları hisseleri oranında kamu borçlarından sorumludur. Bu iki yazı birlikte değerlendirildiğinde, anonim şirket kurarak dışarıdan yönetim kurulu üyesi atanılmasının dayanılmaz cazibesi ortadadır.