Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Köşe Yazıları
img

Dr. Ekrem Öncü

Yeminli Mali Müşavir

Gazeteport/Thelira 28.08.2013 Tarihli "Tek kişilik şirketlerde alan ve satan aynı diye noterlerin işlem yapmaması doğru değildir!" Başlıklı Ekrem Öncü Köşe Yazısı

  • 28 Ağustos 2013

Ekrem öncü
Ekrem Öncü
 
 
 
 

Tek kişilik şirketlerde alan ve satan aynı diye noterlerin işlem yapmaması doğru değildir!&llt;/h1>

özellikle tek ortaklı şirketlerde ortak ile şirket arasında yapılacak işlemlerde (örneğin araba, gayrimenkul alım satımı gibi) noterler alan ve satan aynı kişi diye işlem yapmıyorlar. özellikle de, ortak aynı zamanda şirketin kanuni temsilcisi ise noterler işlemi gerçekleştirmiyorlar. Gerekçe olarak da alan ve satanın aynı kişi olduğunu gerekçe gösteriyorlar. Bu yazımızda noterlerin uygulamasının hukuken mümkün olup olmadığını ele alacağız.

 

Tek ortaklı anonim ve limited şirketler Yeni TTK ile hukuk sistemimize girdi. Tek ortaklı şirketler ilişkin düzenlemeler yalnızca şirketlerin tek ortaklı olarak kurulabilmesi ile sınırlı değildir. Doğal olarak tek ortaklı şirketlerde şirket kuruluşu dışında da bazı düzenlemelere Yeni TTK'da yer verilmiştir. Bunlardan bir tanesi de, tek ortağın şirket ile yapacağı sözleşmelerin yazılı olarak yapılması şartıdır.
 

Yeni TTK'nın 371/6 maddesine göre tek ortaklı anonim şirketlerde, sözleşmenin yapılması sırasında, şirket tek pay sahibi tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek pay sahipli anonim şirketlerde, bu pay sahibi ile şirket arasındaki sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelerde uygulanmaz.
 

629/2 maddesine göre de tek ortaklı limited şirketlerde, sözleşmenin yapılması sırasında şirket tek ortak tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek ortaklı limited şirketlerde, bu ortak ile şirket arasında yapılan sözleşmenin geçerli olması, sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu zorunluluk, piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelere uygulanmaz.
 

Bu düzenleme tek kişilik şirketlerin kanuni temsilci olup olmadığına bakılmaksızın geçerli bir düzenlemedir. Yani, sadece ortağın kanuni temsilci olması durumunda sözleşme yapılmayacak, ortak kanuni temsilci değilse de sözleşme yapılacaktır. Yapılacak sözleşmenin yazılı olması şarttır. Tek kişilik şirketin kanuni temsilcisi başkası olsa ve bu kişi şirketi tek başına temsil etse bile, ortağın şirketle yapacağı işlemlerde yazılı sözleşme yapılması şart olacaktır.
 

Ancak, piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelerde uygulanmaz. Burada akıllara hangi sözleşmelerin piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan olduğu sorusu gelebilir. Sözleşme yapılıp yapılmayacağına karar vermek için somut olayın şartlarına bakmak gerekecektir. örneğin, şirketin tek ortağı şirketten herkese uygulanan şartlarla mal satın alıyor ya da satın alınacak malın belirli bir borsa/piyasa değeri bulunuyor ise bu durum piyasa şartlarına göre günlük ve sıradan işlemler olarak kabul edilebilecektir.
 

Tek ortak şirketin sahibi ise neden şirketle sözleşme yapmak zorundadır?
 

Yukarıdaki sorunun akıllara gelmesi normal gibi gözükebilir. Ancak, 629'uncu maddenin gerekçesinde bu durum açıklanmaya çalışılmıştır. Gerekçeye göre, şeffaflık ilkesi aracılığı ile, temsilcinin (ortağın) kendisiyle sözleşme yapmasından doğabilecek sakıncaları, olabildiğince alt düzeye indirmek amacına yöneliktir.
 

Tek ortağın özellikle kanuni temsilci olduğu hallerde, şirket ile tek ortak arasında bir menfaat çatışması ortaya çıkabilecektir. Ortak şahsi menfaatini ön planda tutabilecektir. Her zaman ortağın çıkarı ile şirketin çıkarı tam anlamıyla aynı olmayabilecektir. Şirket işlerinin iyi gitmediği durumlarda ortak şirketin üzerindeki mal varlığını üzerine geçirerek şirketten alacaklı olanların alacaklarını tahsil edememesi sonucunu doğurabilir. Nitekim sermaye şirketlerinde şirket ortakları yalnızca şirkete koydukları sermaye kadar alacaklılara karşı sorumludur. Yani, şirket alacaklıları alacaklarını asıl olarak şirketten alabileceklerdir. Ortak sermaye borcunu yerine getirmiş ise şirket borçları için şirket ortağına gidilemeyecektir. Dolayısıyla, şirket ile ortağın çıkarları farklı olabilir. Ortak hukuksuz bir şekilde şirketin içini boşaltmış olur ise şirket alacaklıları şirketten alacaklarını tahsil edemeyeceklerdir.
 

Bu nedenle de, tek ortakla şirket arasındaki işlemlerde sözleşme yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Yazılı olarak yapılacak sözleşme ile ortağın sözleşmeyi kendi lehine ve şirket alehine olacak şekilde yapıp yapmadığı durumu tespit edilebilecektir. Bunu tespit edecek olan şirket denetçileri olabileceği gibi (anonim şirketlerde denetçi zorunluluğu bulunmaktadır) şirket alacaklıları da bu tespitin yapılmasını isteyebileceklerdir.
 
Sonuç olarak tek ortaklı şirketlerde şirketlerin ortağa karşı korunması için bu düzenleme getirilmiştir.
 
Yazılı sözleşme yapılmamasının sonucu nedir?
 
Yazılı sözleşme yapılmaması halinde yapılan işlemin geçerli olmadığı ileri sürülebilecektir.
 
Tek ortaklı olmayan şirketlerin ortaklarıyla yaptıkları işlemlerde yazılı sözleşmeye dayanmak zorunda mıdır?
 
Kanun ortakla yapılan işlemlerde yazılı sözleşme şartını tek ortaklı şirketler için getirmiştir. Birden fazla ortağı bulunan şirketler için böyle bir zorunluluk getirilmemiştir. Ancak istenmesi halinde tabiî ki sözleşme de yapılabilecektir.
 
Tek ortaklı şirketlerde alan ve satan aynı kişi midir?
 
Tek ortaklı şirketlerde ortak bir tarafta satıcı bir tarafta da alıcı olabilir.örneğin, ortak şahsına ait otomobilini şirkete satmak isteyebilir. Bu durumda şirket ortağı bir tarafta satıcı, diğer tarafta da şirket ortağı ve kanuni temsilci sıfatıyla alıcı olabilecektir. İşte tam da bu noktada kanun koyucu yapılacak işlemin yazılı olarak sözleşmeye bağlanmasını şart koşarak şirketin ve şirketle ilgili tarafların menfaatini korumak istemektedir.
 

Dolayısıyla, bir tarafta kişi tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi ve ortak olarak alıcı ve diğer tarafta da şahsi araba ya da gayrimenkulünü satmak için gerçek kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni TTK ile tek kişilik şirketler getirilirken bu durum biliniyordu. Bu yeni bir uygulama olduğu için alan ve satan aynı kişi gibi değerlendirilebilinir ama bu yanlış bir bakış açısıdır. Bir tarafta tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi sıfatı diğer tarafta gerçek kişi kimliği bulunmaktadır. Burada önemli olan yapılacak işlem nedeniyle tüzel kişilik olan şirketin zarara uğrayıp uğramaması meselesidir. örneğin, kasko bedeli ya da emsallere uygun bir bedel belirlenmesi ile bir araç satışı olması ve sözleşme yapılması halinde bu normal ve mutad bir işlem olarak değerlendirilmelidir. Normal ve mutad olarak değerlendirilecek işlem nedeniyle ortak ve kanuni temsilci olan kişi, bir tarafta şirketi temsil edebilir ve diğer tarafta ise gerçek kişi olarak satış yapabilir.
 

Nitekim şirketin aktifine girecek değerler şirket ortağının şahsı ile ilgili değildir. Şirket borçları nedeniyle şirket alacaklıları şirketin aktifindeki iktisadi kıymetlere haciz uygulayarak alacağını tahsil edebilir. Halbuki, şirket borçları nedeniyle şirket alacaklıları şirket ortağının şahsi gayrimenkulü ya da arabasına gidemeyeceklerdir (Limited şirket ortağının kamu borcu nedeniyle ortağın şahsi mal varlığına gidilmesi durumu haricinde). Dolayısıyla şirketin mal varlığı ile ortağın mal varlığı aynı şey değildir.
 

Sonuç olarak, tek kişilik şirketlerde ortak şirketle işlem önemli sayılacak işlem yapıyorsa bunun sözleşmeye dayanması gerekir. Yapılacak bir sözleşme notere ibraz edildiğinde noterlerin alan ve satan taraf aynı kişi olsa da (bu kişi aslında iki ayrı sıfatı taşımaktadır) bu işlemi yapmaları gerektiği kanaatindeyim.


 

 

 
 

Bu yazıyı paylaş: